Leyla, arka arkaya yollanmış birbirinin aynısı iletileri okuduğunda ne yapacağını bilememişti. Dedesi şu an yaşamıyordu ancak iki bin yirmi ikide de ölmemişti. O halde üzerine düşen bir şeyler vardı. Aklında birçok soru işareti oluşmuştu ve bunları gidermek için ilk işi de iki bin yirmi ikiyle bağlantı kurmanın bir yolunu bulmaktı.
Mesajı tekrar okudu. En altta kuruluşun kurucu müdürü Cevdet Kartel’in adı vardı. Arkasındaki duvarda fotoğrafı asılı olan kişinin. 2022 yılından geleceğe bir mesaj bırakmıştı ve bunu düzeneğin arayüzüne bırakmıştı. Müfit Gürsel, yani dedesi intihar etmiş ve koca müdür onu geriye döndürmek için -burayı okuduğunda pek şaşırmamıştı zira kuruluşun içine girdiğinden beri gördüğü şeyler onun şaşırma duygusunu artık köreltmişti- kuruluşun gelecekteki bir yöneticisinden -bu kişi şu anda kendisiydi- yardım istiyordu. İstediği yardım da dedesinin varisinin bulunmasıydı. Nasıl bir şans ki mesajı ulaştırdıkları kişi, aradıkları kişiydi işte.
Ne yapmalıydı? Bildiği kadarıyla dedesi kalp krizi geçirerek ölmüştü. Ancak mesajda intihar ettiği yazıyordu. Öyle olsa bile gerçekten dedesini kurtarabilir miydi? Emin olamadı. İçi içini yiyordu. Gergin olduğunda hep yaptığı gibi sağ elinin serçe tırnağını kemirmeye başladı. Farkında olmadan sürekli bu tırnağıyla oynadığı için diğer elindeki tırnağına göre daha şekilsiz ve küçüktü.
Sonunda denemeye karar verdi. Karşı taraftan yanıt gelip gelmeyeceğini bilmiyordu ancak denemeye değerdi. Sistem arayüzüne girdi ve yönetici modunu açtı. Kendisine bırakılan son mesajın kodlarını girip “Cevdet Bey?” yazdı ve beklemeye başladı. Uzunca bir süre -en azından heyecandan kendisine bu süre uzun gelmişti- ekrandan bir cevap gelmesini beklemiş ancak artık umudunu kesmişti. “Galiba bir rastlantı” diye iç geçirirken ekranda yeni kelimeler göründü.
“Leyla Hanım, merhaba. Ben Cevdet Kartel.” Adımı nereden biliyor acaba diye düşünürken yönetici adının da sistem arayüzünde okunabildiğini hatırladı ve bunu düşünemediği için alnına vurdu. Bu sırada mesajlar gelmeye devam ediyordu. “O kadardır yanıt bekliyorum ki bu basit kodları bile fark edemediğinizi düşünüp kuruluşumuzun geleceğinden endişelenmeye başlamıştım.” Mesajın sonunda samimiyetsiz bir de gülücük işareti vardı. Acaba canlı mı konuşuyorlardı? “Saçmalama Leyla, 2022 yılındaki yöneticiyle nasıl canlı konuşabilirsin?” dedi kendi kendine. Büyük ihtimalle verilen komutları yerine getiren bir algoritma oluşturulmuş ve verilen cevaplara göre yeniden mesaj yazıyordu. Karşısında bir insan değil de makine olduğunu düşünerek Cevdet’in imalı sözleriyle oyalanmamaya karar verdi. Dedesi için acele etmesi gerekiyordu.
“Sanırım bir algoritma oluşturup sisteme yüklemişsiniz. Çok zekice!”
“Kısmen doğru Leyla Hanım. Ancak algoritmayı sisteme yüklemedim, sistemi beynimle çalıştırıyorum. İhtiyacınız kadarını söyleyeyim. Bir makine ile değil, bizzat benimle konuşuyorsunuz.” Leyla şaşırmıştı. Nasıl olur da 2022’den birileri 2061 yılındaki onunla iletişime geçebilmişti. Bu bir mucize olmalıydı. Cevdet’ten mesajlar gelmeye devam etti.
“Şaşkınlığınızı bir kenara bıraksak iyi olacak Leyla Hanım. Zaman geçiyor, özellikle de sizin için. (Burayı gerçekten de eğik yazmıştı.) Müfit Bey elim bir hadise sonrasında intihara kalkıştı. Şu anda tüm sağlık ekibimiz kendisini hayatta tutmaya çalışıyor. Ancak durum hiç de iç açıcı değil.” Leyla bazı şeyleri anlamakta güçlük çekiyordu. Ne yapmasını istiyorlardı? Dedesi gerçekten intihar mı etmişti? Her ne olursa olsun dedesinin ona ihtiyacı vardı ve ona yardım etmeliydi.
“Cevdet Bey, ne yapmam gerekiyor?”
“Sonunda mantıklı soruları sormaya başladınız.” Cevdet’in bu imalı laflarından biraz canı sıkılmıştı. Koyun can, kasap et derdindeydi adeta. “Yapmanız gereken tek bir şey var. Sevgili Müfit’in varisine ulaşıp ona durumu anlatmak ve onu dedesine yardım etmesi için ikna etmek.”
“Cevdet Bey, Müfit Gürsel üvey dedem olur. Kendisini hiç tanımadım ancak annem bize onun 2029 yılında kalp krizi geçirerek öldüğünü söylemişti. Yani… Anlayamıyorum. Nasıl olur?” Karşı taraftan bir süre yanıt gelmedi.
Leyla’nın annesi bir kez evlenmişti. Bu kişi Müfit’in oğlu Aziz’di. Bu evlilikten abisi Semih doğmuştu. Daha sonra Aziz işleri sebebiyle bunalıma girmiş ve her şeyini bırakıp bir gece yarısı evi terk etmişti. Aziz’in kaçışı sonrası Müfit’in vicdanı el vermemiş geliniyle torununa evini açmıştı. Ancak Müfit öldükten sonra işler değişmişti. Kaynanası dul aylığıyla zaten kıt kanaat geçindiğinden yakınıp duruyor, açık açık evinde onları istemiyordu. Bunun üzerine annesi oğlunu da alıp evi terk etmişti. Uzak akrabası olan Bekir’in davetiyle evinde kalmaya başlamıştı. Başlarda misafir olarak kaldığı evde Bekir’in karısının da kanser hastası olması nedeniyle zamanla hizmetçi olarak çalışmaya başlamıştı. Harçlık parası da olsa birkaç kuruş kazanıyor ve oğlunun masraflarını bununla karşılıyordu. Bekir’in gelir durumu iyiydi. Bir şirkette güvenlik şefi olarak çalışıyor, kimi zaman da şirket yöneticileriyle beraber iş gezilerine çıkıyordu.
Bir yıl sonra Bekir’in karısı ölmüş, Semih okula başlamıştı. Leyla’nın doğumunu hazırlayan da bu gelişmeler olmuştu. Bekir’in evini açtığı bu kadına bakışı değişmişti. İşten dönerken çiçekler, hediyeler alıp gelmeye, Semih’i komşuya bırakıp lüks restoranlarda yemeğe götürmeye başlamıştı. Kadın başlarda bu durumdan rahatsız oluyor ancak ev sahibini kırmamak için itiraz edemiyordu. Fakat süreç uzadıkça o da bu jestlerden keyif almaya başlamış ve kendini olayın akışına bırakmıştı. Ve Leyla’ya hamile kalmıştı.
“Leyla Sırdaş siz misiniz?”
“Pardon ama soyadımı nereden biliyorsunuz?”
“Babanız Bekir Sırdaş, şirketimizin sadık ve çalışkan personellerinden biridir.” Leyla, buna daha da çok şaşırmıştı. Babasının mesleğini ve çalıştığı yeri hiç bilmiyordu. Bu şekilde öğrenmiş olmak onu üzmüştü. Nasıl bir kaderse babasının şirketinde yıllar sonra yöneticilik yapıyordu. Tam düşüncelere dalacakken Cevdet yazdığı mesajla buna izin vermedi. “Hoş bir rastlantı Leyla Hanım. Ancak Müfit’in kan bağı olan bir varisine ihtiyacımız var, yani üvey abinize. Demek ki dedenize yardım ederseniz kendisi 2029’a kadar yaşayacak. Bunu çok isteriz, değil mi?”
Leyla bir anda olaya geri dönmüştü. Semih’i, abisini bulmalıydı. Hemen telefonuna uzandı ancak ekran açılmadı. Ah ne aptaldı, işe geldiğinde kapatmıştı ya! O sırada ofisinin kapısı açıldı ve bir adam içeri girdi.
Comentarios