Biz üçüz ve dört olmaya niyetimiz yok.
“Hoş geldin, ‘Burası ve şimdi’ denen bu garip yere,
Kimsenin neden ve nasıl olduğunu bilmediği bir gizeme ve sihre.
Gerçek ayan beyan ortadadır ancak açık edilemez.
Ve burada söylenen hiçbir söz yalandan fazlasını vaat etmez.
Öyleyse görmeye ve duymaya çalış bu yalanların ardındaki gerçeği,
Kulaklarının kulaklarıyla ve gözlerinin gözleriyle”¹
Maceramız iki bin on altıda bir tıbbiye koridorunda “Rüyalarla anılar arasındaki farkı bilir misiniz?” diyerek başladı. Henüz iki genç hekim adayıyken düşlerimiz bize her zaman “Biz değilsek kim, şimdi değilse ne zaman?” sorusuyla yol gösterdi. İlmek ilmek işlediğimiz bu uzun yolculukta dört özgün tiyatro oyunu, dört konser, beş özgün şarkı, iki sergi, iki öykü, onlarca şiir ve sayısız anı bıraktık zamanın çarkında.
Şimdi yanımıza bir kişi daha alarak yolculuğun en gizemli ve sihirli bölümüne başlıyoruz. Bu sayfalarda zihnimizden akan düş nehirlerinde yıkanacaksınız. Ruhumuzdan taşan şiirlerle, şarkılarla, öykülerle ve onlarca özgün eserle Düşseli’nin içinde kendinizi önce yitirecek sonra da yalanların arasında bulmaya çalışacaksınız. Kulaklarınızın kulaklarıyla ve gözlerinizin gözleriyle!